Türkçe adıyla Kabul Ve kararlılık Ekolü olarak geçen ACT, üçüncü dalga davranışçı ekollerden biridir. Kişilerin psikolojik esnekliklerini arttırarak mekan ve durum farketmeksizin onları yaşama genişlemiş bir kabul ve benlikle hazırlamayı amaçlar. Kişilerin bağlama ve duruma göre değişen tepkilerine hastalık ya da patoloji olarak bakmak yerine, bunların kişide hangi işlevsel amaç için varolduğunu anlamaya çalışır. Bunun üzerine kişilere daha işlevsel, hayatını yaşamasını kolaylaştıracak, benliğini geliştirmesini sağlayacak yeni davranışlar kazandırırken, bilişsel olarak da zihnine ve düşüncelerine daha yukardan ve daha zengin anlamlar içeren bir bakış ile yaklaşmasını sağlar.
Tarihçesi kısaca şöyledir,
Hayes, Strosahl ve Wilson tarafından klinik uygulamalar ve RFT çalışmalarının karşılıklı etkileşimiyle 1980’li yıllarda geliştirilmeye başlanan ACT, bilimsel kanıt düzeyi yüksek bir psikoterapidir. Geliştirildiği ilk yıllardan günümüze kadar ACT üzerine yapılan 400’den fazla Randomize Kontrollü Çalışma (RKÇ) ile depresyon, anksiyete, psikoz, obsesif-kompulsif bozukluk, madde kullanımı, yeme bozuklukları, kronik ağrı, stres, sınırda kişilik bozukluğu, kanser, epilepsi, diyabet, kulak çınlaması, erteleme, ebeveynlik, yaşam kalitesi, spor performansı, damgalama gibi çok geniş bir alanda etkinliği kanıtlanmıştır. ( TÜRBAD)